04 Haziran 2010

Annespirin



Anneler... Yaradan’ın, cenneti ayaklarının altına serdiği o güzel insanlar... Onlar, en iyi okullarda okumamızı, en güzel şekilde yetişmemizi, ahlaklı, dürüst, beyefendi, hanımefendi olmamızı, iyi arkadaşlıklar kurmamızı; kısacası her şeyin en iyisine sahip olmamızı isterler. Mutlu bir yuva kurmamız, onların en büyük hayalidir. Ayağımıza diken batar, acısını onlar hisseder. Hayattaki her imtihanımızda elinde tespih, ağzında dua, kale gibi arkamızda dururlar. Aslan payı onların olduğu hâlde sessizce bir köşede bizim başarılarımıza sevinirler. En içten alkışı da onlardan alırız.

İster okumuş, ister hiç okula gitmemiş; ister fakir, ister varlıklı olsun bütün anneler kendi bildiğince, gücü yettiği ve aklı erdiğince evladının en iyi şartlarda, en güzel şekilde yetişmesini ister. Öyle ki çocuğunun, kendi sahip olduğu imkânların çok üstünde bir hayat yaşaması için her şeylerini; hatta hayatlarını bile ortaya koyarlar.

Bu nasıl bir şefkattir ki -hikâye bile olsa- sevdiği kıza mendil içinde annesinin yüreğini götürürken ayağı taşa takılıp düşen gence, annesinin kalbi “Canım yavrum, bir yerin acıdı mı?” diye seslenir. “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” diye duyardık şarkılarda; ama bunu tam olarak anlayamazdık.

Anne... 

Yavrusunun hayatı söz konusu olunca kendininkinden vazgeçen fedakâr insanlar.

Bir belgeseldeydi; anne ceylan, yavrusunu korumak için koskoca aslana kafa tutuyordu. Hem de yem olacağını bile bile... Anne olmayanın anlayamayacağı, “önce can, sonra canan” ezberini bozan bir durum bu, çünkü başka türlü izahı mümkün değil.

Hata yaparız, o hatadan dönmemizi sabırla beklerler. Zaman içinde hayatımıza iyi ya da kötü bir sürü insan girer; bu yüzden çok üzüldüğümüz, yıprandığımız olur. Tehlikeyi önceden hissetme gibi bir farklılıkları olmasına ve bizim de bunu bilmemize rağmen çoğunlukla burnumuzun dikine gideriz. Zaman onu haklı çıkarır; ama o, bunu hiç gurur yapmaz. Kapısı ve gönlü her zaman açık olan yegâne sevgilidir o.

Hiçbir yan tesiri bulunmayan, tamamen doğal ve âdeta hayat iksiri olan, her derde deva, kullanma yaşına bakmaksızın istediğiniz dozda alabileceğiniz tek ilaç ve her an ihtiyaç duyulacak muhteşem bir gıda. Oynarken düşerdik, bir yerimiz acırdı. Annemiz öpüverirdi orayı, hemen ağrısı geçerdi. Var mıdır acaba yeryüzünde böylesine tesirli başka bir ilaç?

Bugün ve her zaman ona sıkıca sarılın. Başınızı omzuna koyun, doya doya öpün, koklayın ve kâinatta hiç kimsenin size öyle sarılamayacağına yeniden şahit olun. Ben mi? Sadece ruhuna Fatiha gönderebiliyorum.

AZMİ AKSOY

2 yorum:

Mualla Serhen dedi ki...

Annespirinime buradan kucak dolusu öpücükler( tabi babaktrini unutmamak gerek:) blumpçım senin yerin bi ayrı zaten

Şule Zeynep dedi ki...

;)sende benim için bitanesin tatlım ;)