09 Aralık 2011

Dulce de Leche

Geçenlerde bir haber okumuştum, doğuda vatani görevini yapan bir askerimiz, bir süre eşine ulaşamayınca evine gelmiş ve (hatırladığım kadarıyla) 9 aylık oğlu ve eşini ölü bulmuştu. Soba gazından zehirlenmişler. Tahminimce uzun dönem yapıyordu askerliğini, oğlundan ve eşinden ayrı kalmak istememiş onları da beraberinde getirmişti. Orada bir ev tutmuştu ve belki hafta sonları görüşüyorlardı. Ne kadar acı ki tamamen kaybetti. Bu haber gerçekten beni çok etkilemişti. Bunu neden mi anlattım.

Şöyle ki bu haberi okumadan bir kaç gün evvel başıma bir olay geldi. Bana her pazartesi bir teyze süt getirir ve ben de yoğurt yaparım. Ailecek çok seviyoruz ev yapımı yoğurdu. Neyse, yine süt almış ve kaynatmak için ocağa koymuştum. Sonra kızımın altını değiştirdim uyuttum filan derken bana bir uyku çöktü. Kızım uyurken bende biraz dinleneyim dedim ve yattım. 1-1.5 saat uyumuşuzdur tahminim. Kalktıktan hemen sonra mutfağa gitmedim tabii, çünkü sütün varlığını ve kaynasın diye ocağa koyduğumu tamamen unutmuş durumdaydım. Su içmek için mutfağa gittiğimde gördüm sütü (tabi kaynayan sütün kokusunu nasıl almadığımda meçhul) Bir baktım ki süt sütlü kahve renginde. Ben ne yaptım, bu hafta kızımın yoğurdu yok bu sütten de artık yoğurt olmaz diye hayıflanırken annemi aradım. Anne ben böyle böyle bir şey yaptım, senin bir bilgin var mı ne yapayım dedim. Tabi annem çok güldü ve sütü karamelize ettin yani deyince bende ışıklar yandı. Sanki ben böyle bir şey hatırlıyordum ve hemen gugıl amcaya sordum. Meğerse böyle bir şey varmış hatta değişik isimleri bile varmış süt reçeli-süt karameli-karamelize süt-dulce de leche gibi. Bir iki site ismi buldum, biri ve diğeri. Tabii işlem farklıydı önce karbonat ve şeker ekleniyor sonra uzun uzun kaynatılıyordu. Oysa ben kaynatma işlemini önceden yapmıştım. Olsundu bunca kaynamışken süt boşa mı gitsindi. Denemekten ne kaybedilirdi, zaten kaybedilecek pek bir şey de kalmamıştı. Kattım şekerimi karbonatımı yaklaşık 1 saat daha kaynattım. Oldu mu sana dulce de leche :) Bir iki gün sonra eşim ne oldu bu hafta yoğurt yok mu dedi. Tüm cesaretimi topladım ve olanları yaptıklarımı anlattım. Ben dünyanın lafını yiyeceğimi düşünürken "süt ziyan olmadı yani sevindim, getir de bide bakalım tadına" demesin mi. (Şaşırdım tabi ki çünkü en kızdığı şeydir, hep "mutfaktan çıkarken gazı kapat" der.) Getirdim (bu arada ben cesaret edip nasıl bir şey oldu diye tadına bile bakamamıştım) ilk o tattı ve "aaa bu karamelli şeker tadında, çok hoş olmuş" dedi. Baktım gerçekten güzel olmuş. Eğer siz de denemek isterseniz netten ayrıntılı tarif alabilirsiniz. Ama sakın benim gibi unutmayın. Bu kadar şeyi niye mi anlattım, diyeceğim şu; ben sütü unutup gidip yattım ya o süt taşabilir, ateşi söndürebilirdi, bazı ocaklar emniyetli ateşi sönünce gazda vermiyor. Ama benimki öyle değil. Allah muhafaza başımıza kötü bir şey gelebilirdi. Sonu tatlı da bitse ben bu olaydan çok etkilendim ve büyük bir ders aldım. Bir daha hiçbir zaman sütte dahil hiç bir şeyin altını açıp gitmeyeceğim.

Bir şey daha eklemek istiyorum. Geçen gün canım çikolata çekti, baktım evde yok. Ne yapsam ne yapsam derken gözüme süt reçeli ilişti. Ama canım ondan değil çikolata istiyordu. Ne yapmalıydı. Küçük bir kaseye azıcık süt karamelinden döktüm, üzerine de 1 çay kaşığı kakao koyup bir güzel karıştırdım. Ve ben dulce de leche'yi kakaolu çok sevdim...

Not: Fotoğraf koymadım, verdiğim ilk adreste çok güzel anlatılmış ve resmedilmiş tavsiye ederim.

07 Aralık 2011

Tık..tık...tıık. Kimse yok muu?

demiş canım arkadaşım, hem deee 4 ekim'de.

Yeni mi gördüm, tabi ki hayır :) buraya bir yorum yazıldığında bana mail geliyor filanca şu yorumu yaptı diye..

Var canım arkadaşım var ama ama... :(

Ben tam 64 gün sonra cevap yazabiliyorum. En son yayımın üzerinden (bayramı saymazsak) 5 ay geçmiş. Neden?

3-4 tane çocuğum mu var? HAYIR Yalnız bir tane. 9. ayından gün alan, emekleyerek tüm evi karış karış dolaşan, ayağa kalmaya çalışıp düşüp tekrar ayağa kalkan, daha şimdiden 2 kere dudağını patlatan ve masanın ayağına çarparak yanağını morartan küçük tatlı bir yaramazım var. Bu tabi ki yalnızca bir tanesi. Bende mazeret ararsan çoooook.. ama biz en iyisi tembellik diyelim :) İnsan yazmak istesin yeter ki havada karada her koşulda yazar...

Uzun zamandır istiyordum, tekrar yazmayı... İnşallah bakalım...

(Bu arada ben görmeyeli blogger kendini acayip geliştirmiş süper olmuş demeden geçemeyeceğim.)